Meyveleri şifali iksirdir adeta, görkemli ağaçlarda yetişen!Bala bandırılıpta yenen ilk meyve olarak bilinir, başdöndürücü lezzetiyle.Altın rengiyle dillere destan bir tatlı bu.
Meyveleri şifali iksirdir adeta, görkemli ağaçlarda yetişen!Bala bandırılıpta yenen ilk meyve olarak bilinir, başdöndürücü lezzetiyle.Altın rengiyle dillere destan bir tatlı bu.
O kadar özel bir lezzet ki o; anlayabilek için çok özel bir ağacın meyvesinden yapıldığını düşünmekle başlamak gerek.Binlerce yıl süren yaşamları, birkaç insanın kollarıyla saramayacağı büyük bedenleri, gökyüzüne uzanan dalları,iri yapraklarının altında, lezzetini çepeçevre dikenleriyle sararak içinde saklayan, kestane ağaçları.
Kestane Meyvesi kendisini doğuran ağacından, doğanın sararmaya başladığı sonbaharda ayrılır.Kışın ortalığa çıkan kestaneler artık sofralarda,okul kapılarında, şekercilerde, sinema önlerinde, sokaklardadır.
Ama en güzeli kahverengi ve altın karışımı rengi ve bal kıvamında şerbeti ile kestane şekeridir.
Damak tatlarına düşkünlüğü ile bilinen Romalılar Castenea Vesca demişler.Lezzeti yanında gizemli gücü olduğuna inanmışlar, özellikle de afrodizyak etkisine.Buna istinaden en özel yemeklerinde kullanmışlar.
Sadece Romalılar olmamış kestaneyi bilen.Doğudan batıya bütün uygarlıklar önem vermiş kestaneye.
İnsanoğlunun ilk besin kaynağı olarak geçer tarih kitaplarına kestane meyvesi.Alp Dağları'nda yaşayan buzul çağı insanları yılın yarısını sadece kestane yiyerek geçirirlermiş.
Öyle besleyici bir yaşam iksiri (yüz gramında 160 kalori var tabii)
Çok besleyicidir kestane.Protein, yağ, sodyum, potasyum ve şekeri içeriri.Aynı zamanda şifadır bir çok hastalığa.Kabuklarını suda kaynatarak elde edeceğiniz ilaç ateş düşürücüdür, aynı zamanda sinirleri yatıştırır.Kasları kuvvetlendiri meyvesi, kan dolaşımını düzenler.Zihin yorgunluğunu giderir.Kansızlığa iyi gelir bedeni dinçleştirir.Zamane hastalığımız damar sertliğine ve yüksek tansiyona şifadır.
